Sadece şans!

Hayır hayır bu sefer PWE'yi suçlamayacağım çünkü bu konu şirket ile alakalı değil. The Undertaker'in o gece üzerinde uçuşan şans bulutlarıyla ilgili çünkü. Bir anlık dikkatsizlik ve bam! maçı kaybediyorsun. Evet biraz da hafife almış olabilirim ama söylediklerimin hala arkasındayım, benim gözümde hâla kokuşmuş bir bunaktan başkka hiçbir şey değilsin Undertaker, bu seyirciler içinde öyle.(bool) Kapayın çenenizi! O maçı kazanamasaydı yaşlı kahramanınız sizin gözünüzde ne olacaktı? Söyleyeyim, bir hiç olacaktı. Farketmediğiniz, bilmediğiniz ya da bilmek istemediğiniz bir şey var; yolun sonunda o bunak hiçbir şeyden başka hiçbir şey olmayacak. Duyması acı değil mi? Evet o maçı kaybettim, yenildim ancak bu The Undertaker'in sonunu emin olun değiştirmeyecek. Her saniye ensesinde ki kurtun nefesini hissedecek, her tarafta gölgemi görecek ve ben ant olsun ki onun zafere ulaşamaması için her şeyi ama her şeyi yapacağım. İlk planlarımın arasında sana o çok istediğin ünvanı aldırmamak var. O kemeri çok istediğine göre ciddiden kariyerinde bir şeyler ters gidiyor olmalı. Daha büyük şeylerle uğraş. Bu ringe çıkıp monotonlaşmış şeyleri düzelteceğini söylüyorsun peki neden bu monoton konuşmalarından başlamıyorsun? Ah, doğru! Bir sonraki hafta, geçen hafta ne dediğini unutuyorsun anladığım kadarıyla. Peki ya şu felsefik konuşmalarına ne demeli, tam bir komedi. "Karanlık ruhlar etrafını sardı ve ne olacak biliyor musun karanlığa gideceksin ohohohoho" hadi ama +15 yaş sınırlı bi korku filmi mi bu? Biraz daha orjinal ol, bunlar eskidi artık çocuklar karanlıktan korkmuyor ve ben de!

Taker anlamadığın tek şey ne biliyor musun, dediğim gibi senin modan artık geçti. İnsanlar The Undertaker kafalarını yaşadılar ve artık yeni bir şeyler görmek istiyorlar. Yeni stiller, yeni tarzlar, yeni yeni... hiç değilse senin gibi old fashion bir varlığın bu ringe gelip kasvetli kasvetli konuşarak içlerini daraltmalarını istemiyorlar bunu o yaşlı kafana sok ve birisi senin canını yakmadan önce emekli ol. Duyabiliyorum şuan diyorsun ki "kimse benim canımı acıtamaz", yanılıyorsun. Seni canını yakmaktan beter edicem. Taker, ben bu ringde doğdum ve bu şirket benim evim oldu ve ne biliyor musun? Misafirlerden nefret ederim ve misafir olmayı çok istiyor gibisin Taker. Bak, bak sana ne diyeceğim. Benden korkman gerekmiyor, hiç değilse şimdi ama... Seni yendiğimde işte o zaman benden korkman için bir nedenin olacak çünkü daha da hırslanıcaksın, daha da gaza geliceksin, daha da yorulacaksın ve bam! The Undertaker'in sonu. Huzur içinde uyumak için herşeyini vermeye rağzı olacaksın, o karanlık ruhlarını bile.

Uyuyamayacaksın. Uyusan bile çığlık çığlığa uyanmış bulacaksın kendini. Rüyalarına gireceğim Taker, sana yemin ederim ki en karanlık, en korkulu kabusların olacağım ve bundan kaçamayacaksın. Bunların hepsi seni yendikten sonra başlayacak, senden istediğim rövanş maçından sonra senin hayatın aynı olmayacak, hemde bir saniyesi bile. WrestleMania gününü hatırla ve düşün sence aramızdaki bu hüsumet neden başlamış olabilir? Neden seni o gece binlerce kişinin önünde rezil etmiş olabilirim? Neden!? Çünkü sen artık farkında değilsin. Senin zamanının bittiğinin farkında değilsin ve birisinin artık sana bir şekilde söylemesi gerekiyordu ve ben bu yolu seçtim. Hiç değilse bir başarın olsaydı bari, beline bir kemer bile takamamışken aramızdan ayrılman senin için üzücü olacak, bir de hayranlarını düşün. Onları üzmek daha üzücü olacaktır. Neyse, son sözümü söyleyeceğim yere yürüyeyim.

Evet ringe. Undertaker'ın da kariyerini bitireceğim yerle aynı.(Booo) Hah! Sadece bir maç kazandı diye onu ölümsüz mü zannediyorsunuz? Spoiler! Değil. Ölümü benim ellerimden olacak. Hadi Taker! Bana bak, bir planım ya da bir silahım yok buraya gel, buraya gel ve erkek erkeğe, yüz yüze konuşalım. Şimdi gongları bekliyoruz, bekliyoruzz, bekliyoruzz ama gelen yok sanırım. Merhaba! Evet, gelen yok. İşte böyle bir şey olacak, artık gongları duyamayacaksınız emin olun ki bu günler yakın.

Peki öyleyse daha fazla uzatmayalım. Son sözlerim şudur ki;

The Undertaker! Ey ölü adam, ey ruhların sahibi, ey mezarcı... Bana bir rövanş ver ve hayatın kaç bucak olduğunu gör. Peki asıl soru şu; bu rövanş için götün yiyor mu ? Hadi yediğini göster ve benimle bir kez daha karşılaş. Bir kez daha yüzleş, son bir kez daha ve eğer yenilirsem, tekrar yenilirsem eğer bu ringde diz çöküp senden özür dileyeceğim bana inan. Bu kadar büyük konuşuyorum çünkü o manzarayı göremeyeceksin babalık. Hadi ama, bir şans daha!

Mikrofonu yere atar ve sinirle arka alana yürür.