PWE Paul Heyman Podcast with PWE Champion Seth Freaking Rollins

Paul Heyman: Bayanlar ve baylar benim adım Paul Heyman. Yine dolu dolu bir podcast ile daha sizlerleyiz. Lafı dolandırmadan bombayı patlatıyorum. Bu günkü konuğum tartışmasız PWE Şampiyonu Seth Freaking Rollins! Hoş geldin Seth.

Seth Freaking Rollins: Hoş bulduk Heyman, şampiyona yaraşır bir podcast olacak gibi gözüküyor.

Paul Heyman: Kesinlikle sana katılıyorum! O halde önce ben başlayayım. Bu güne kadar seninle hep karşı taraflarda olduk. Kankan Jacobs dolayısıyla şimdi de öyleyiz. Fakat ikimizde profesyonel düşünmeyi becerebilen insanlarız. Bu yüzden PWE Şampiyonluğu ünvanını karşımda gerçek bir şampiyonun taşıdığını görmenin beni ne kadar mutlu ettiğini söyleyerek başlamak istiyorum.

Seth Freaking Rollins: Teşekkürler Heyman, bazılarının aksine objektif olman güzel bir şey. Sorulara geçebiliriz, şampiyon hazır.

Paul Heyman: Şampiyon hazırsa klişe sorularla uğraşmak istemiyorum. Sohbete ortadan dalmayı her zaman sevmişimdir. Bize Massacre Club'tan bahset. Bu ekip ilk birleştiğinde hedefleri herkesçe biliniyordu. Fakat şimdi hiç kimsenin Massacre Club'un neden yeniden inşa edildiğine dair bir fikri yok.

Seth Freaking Rollins: Bu ekip ilk birleştiğinde derken? Ariesli, Gallowslu, Romanlı kadroyu mu diyorsun? Daha önce açıklamıştım, onlar hiç bir zaman Massacre Club'un bir parçası olmadı. Sadece Jimmy'nin yanında durarak kazanan insanlardı. Gerçek Massacre Club, biziz. Büyük ihtimalle belgeseli izlemedin ancak Jimmy biraz tembel bir adam, hala çıkarmadı sanırsam o belgeseli.

Paul Heyman: Benim bir belgeselden haberim yok. (kameramana dönerek) Necati senin var mı? Necati de bu konu hakkında bir şey bilmiyor. Demek ki sizin Jimmy hala çıkarmamış o belgeseli. Sizin Jimmy belgeseli çıkarttığında onun hakkında da konuşuruz ancak şu an hala istediğim cevabı alamadım. Nedir sizin olayınız?

Seth Freaking Rollins: Bizim olayımız Paul, PWE'de elini kolunu sallaya sallaya her istediğini yapabileceklere bu şirketin as isimlerinin kim olduğunu ve nelere kadir olduğunu anlatabilecek bir ekip olmak. Dwayne'i hatırlarsın, 10 yaşında Call of Duty oynayan bir çocuk gibi herkesin annesine küfür ederdi. Şimdi onu görebiliyor musun? Hayır. Drew onu emekli etmiş olabilir ama onu biz sakatladık.

Paul Heyman: Sanırım artık herkes sizin hakkınızda bir fikir sahibi. Madem konusu açıldı Dwayne hakkında biraz konuşalım. PWE Şampiyonluğu gibi bir ünvanı taşımış olması hala akıl sır erdiremediğim bir olay. O güreştiği zaman mesleği bırakmayı düşünür hale geliyorum. Fakat o milyonlarca insana kendini sevdirdi. Güreşememesi onun en büyük açığı fakat o yıllar önce seyircilerle bir bütün olmayı başardı ve bu açığını en iyi şekilde kapattı. Yıllar sonra PWE arenasında boy gösterdi ve onca yetenekli isme rağmen yine de insanlara Rocky! Rocky! dedirtti. Seyircilere keyif verdi. Jacobs'un istediği şeyi yaptı bir nevi. Yaptığı şey yanlış olabilir fakat PWE seyircisi her zaman yanlışı istiyor. Bundan zevk alıyorlar. Jacobs'un doğruları her zaman onlara iyi gelmiyor. Şimdi senden objektif bir şekilde bu durumu yorumlamanı istiyorum.

Seth Freaking Rollins: Jacobs'un doğruları her zaman onlara iyi gelmiyor olabilir ama uzun bir süre sonra geçmişe baktıklarında yaptığı şeylerin ne kadar doğru olduğunu o zaman anlayacaklar. Sana bir örnek vereyim, anlarsın çünkü o zamanlar da güreşin içindeydin. 97 senesi ve Montreal Screwjob. McMahon'un Bret Hart'ı kazıklaması. O zamanlar ne kadar öfkeliydi herkes Vince'e. Ama o hareket uzun vadeli muhteşem sonuçlar doğurmuştu: Kötü Mr. McMahon karakterinin başarıları, WWF kemerinin WCW'ye adım atamaması gibi. Böyle düşünürse herkes biç bir sorun çıkmayacaktır, tabi başka yalancı peygamberlerin sözlerini dinlemezler ise.

Paul Heyman: Evet ne demek istediğini çok iyi anladım. Fakat ne yazık ki bu konuda hala aynı fikirde değiliz. Ama bunu burada tartışmamız pek doğru değil zaten.

Seth Freaking Rollins: Bence de.

 Paul Heyman: Öyleyse Dwayne konusunu kapatalım ve biraz şampiyondan bahsedelim. Şampiyon WorldWide'da kiminle karşılaşmak istiyor?

Seth Freaking Rollins: Dean ile. 300th time in a Lifetime. (gülüyor) Şaka bir yana, kiminle karşılaşmak istediğim bu konuda çok önemli sayılmaz. Çünkü benim rakiplerimin hiç biri beni yenecek seviyede değil, anlarsın ya, kim gelirse gelsin bu kemer bende kalacak.

Paul Heyman: Evet, senden beklediğim gibi bir cevaptı bu. Fakat ben bu kemeri senden alabilecek iki aday biliyorum. İkisi de tıpkı senin gibi, gerçek bir yükseliş hikayesi olan kişiler.

Seth Freaking Rollins: Seth ve Rollins mi?

Paul Heyman: Daniel ve Colby. (kahkaha atar)

Seth Freaking Rollins: Belki de Tyler ve Black'tir ha? (güler)

Paul Heyman: Brock ve Lesnar nasıl?(piç gülücüğü atar) (yeter len mQ)

Seth Freaking Rollins: Canavarından korkmadığımı zamanında gösterdiğimi sanıyordum...ama şu an kendisi aramızda değil yani onun hakkında konuşmak yersiz olur.

Paul Heyman: Haklısın fakat zamanında gösterdiğin tek şey güzel hareket satabildiğindi.(güler) Evet haklısın şu an kendisi aramızda değil. O halde konu daha fazla dağılmadan o iki adayı söyleyeyim. Sheamus ve The Miz. Bu adamlardan etkilenmediğini söylersen programın başında profesyonellikle ilgili söylediğim şeyde beni yanıltmış olursun.

Seth Freaking Rollins: Etkilenmediğimi söylemedim. Sadece benim kadar iyi olmadıklarını söyledim.

Ki değiller.

Paul Heyman: Şu an değiller. Çünkü ikisi de henüz senin gibi hak ettiği şeyleri elde etmeye başlamadılar. Çünkü arkalarında bir destek yok. Aynı şeyleri ısıtıp ısıtıp önümüze koyan bir patron var. Dean Ambrose vs Seth Rollins veya Miz'in her Miz TV'de dayak yemesi gibi.

Seth Freaking Rollins: Şu an değiller ve asla olamayacaklar. Aynı şeyleri ısıtıp ısıtıp önümüze koyan patron bu şirketi hem finansal hem de izlenebilirlik açısından uçuşa geçirdi. Şirketi eline almadan önce bile fikirleriyle destek oldu. Aztec Warfare kimin fikriydi sanıyorsun? Jimmy'nin fikriydi. Dean ile her mücadelemizde 5 yıldızlı bir maç ortaya koyduk. Miz TV'de olup bitenler ise umrumda bile değil. Her Miz TV'de dayak yiyorsa, hatayı kendisinde arasın. Sırf Miz dayak yiyor diye benden daha iyi olacağını söyleyecek değilim, çünkü olmayacak.

Paul Heyman: Jacobs'un Vince'den sonra bu şirkete kattıkları inkar edilemez. Fakat her hafta, Hak eden vs Hak Etmeyen maçları izlemek mi daha keyiflidir yoksa Hak Eden vs Hak Eden maçları mı? İşte bundan bahsediyorum. Her ne kadar yaratıcı olsa da o da diğer tüm patronlar gibi sürü psikolojisinde. Mesela söyle bana, en son iki main eventerın sıradan bir şovda karşılaştığını ne zaman gördün?

Seth Freaking Rollins: Sıradan şovlar ve izle-öde şovlarının arasındaki ince çizgiyi kaçırdığını düşünmekteyim. Ama her türlü, neredeyse her Showdown'da PWE kemeri savunuluyor. Intercontinental kemeri de savunuluyor arada bir. Rise'ı ise izlemediğim için bilmiyorum ama sonuçta senin ellerine geçecek, Rise senin bileceğin iş.

Paul Heyman: İlk Rise şovumu gerçekleştirdiğimde bu konuyu bir daha tartışırız. Şimdi devam edelim. Biraz geçmişe gitmek istiyorum. Seth Rollins'in ortadan yok olduğu döneme. Canavarımın da yer aldığı o Fatl Four Way maçında gerçekten müthiş bir performans sergiledin. Her anlamda. Fakat o günden sonra Seth Rollins ortadan kayboldu. Seth Rollins'i yeniden bulmayı nasıl başardın?

Seth Freaking Rollins: Tanrı aşkına Heyman, belges- doğru ya daha yayınlamadık o belgeseli. Pardon. Seth Rollins kemerini kaybettikten sonra çıktığı ilk maçta Dean Ambrose'a yenildi. Sonra yaşanan kamyon olayları falan belgeselle ilgili spoiler içeriyor. Oraları boş geçiyorum. Ringlerden uzak kaldığım zamanlar düşünmekle ve antrenmanla geçti. Benim için en iyisi olanı ve plan için en iyisi olanı yapmaya çalışıyordum ama çabalarım pek bir sonuç vermiyordu. Evet, zor zamanlardı ama geri dönmek zorundaydım. Kendimi çok uzun süre bekletemezdim. Geri döndüm, başarısız oldum ama sonunda planın son aşamasına geçtik ve ben hak ettiğimi yeniden omzuma taktım.

Paul Heyman: Gerçek bir şampiyon gibi ha? Bu çok etkileyici. Lütfen beni bağışla ama bunu da sormam gerekiyor. Dean Ambrose'un trafik kazası...

Seth Freaking Rollins: Eee?

Paul Heyman: Bu kazanın ertesinde gerçekleşen Showdown'da Dean Ambrose'un yerine iki kişi birden geliyor. Birisi Ambrose ile fazla ilgisi olmayan Ethan Carter. Diğeri de Ambrose'u daha önce tımarhaneye tıkmış olan bir adam. Bilirsin işte insanlar kafalarında çok şey kurarlar.

Seth Freaking Rollins: Evet Heyman, hatta Bruiser Brody cinayetini de ben işledim. Prenses Diana'nın ölümü de bir suikasttı, onu da ben yaptım. 9/11'de uçakları da ben sürüyordum. Wikileaks'e tüm belgeleri ben sızdırdım. Aynı zamanda Illuminati'nin de başkanıyım. Bütün bu ihtimaller bile Dean Ambrose'un araba kazasında parmağımın olması ihtimalinden daha kuvvetli.

Seth Freaking Rollins: Bu arada, Wayne Bridge'nin karısıyla yatanın da ben olduğumu söylemiş miydim. John Terry değildi yani.

Seth Freaking Rollins: Kafasında çok şey kuran insanların beni suçlayacağı başka bir konu var mı? Mesela dünya kıtlığı, savaşlar falan.

Paul Heyman: Hadi ama! Bunun için insanlara kızamazsın. Herifi tımarhaneye tıkmışlığın var.Başına gelen bir şey sonucunda benden şüphelenecek halleri yok değil mi?

Seth Freaking Rollins: Demek istediğim şu. İnsanlar inanmak istediği her şeye inanabilir. İsteyen gitsin ve Uçan Spagetti Canavarına tapsın ama bu inançlarını yüzüme sokmaya çalışmalarından sıkıldım. İmza günlerinde falan ''DEAN'A ARABAYLA SEN Mİ ÇARPTIN'' diye bağıran hayranlardan kaç tane gördüm bir fikrin var mı?

Paul Heyman: Tahmin edebiliyorum açıkcası. O halde sana bir konuda daha içini dökmen için yardımcı olayım. Yine Dean Ambrose. Aynı taraftasınız fakat her an birbirinizle yumruk yumruğa girecek bir havanız var.

Seth Freaking Rollins: Aynı taraftayız çünkü hedeflerimiz aynı. Bu kadar basit. Ona kalkıp yumruk atmayacağım ama o bana atarsa karşılık da vereceğim.

Paul Heyman: Neden bu bana hiç samimi gelmedi. Yıllardır bu işin içinde duran bir adam olarak ikinize baktığımda yalnızca ilk yumruğu atmak için doğru zamanı kollayan iki ezeli düşman görüyorum.

Seth Freaking Rollins: O zaman diyebileceğim tek şey eğer Dean ilk yumruğu atarsa gardını iyi alsa iyi olur olacak. Ama şimdilik Dean ile hiç bir sorunum yok ve senin ne gördüğün Heyman, kusura bakma ama, umrumda bile değil.

Paul Heyman: Benim podcastimde bana iş koyacak kadar egoist birisisin. Belki de seni bu yüzden sevemiyorum.

Seth Freaking Rollins: Sevmek zorunda da değilsin zaten.

Paul Heyman: Bu konu da aynı fikirdeyiz. (Biraz bozulmuş daha çok öfkeli ama bütün bunları saklamaya çalışan bir ifadeyle Rollins'e bakar)

Seth Freaking Rollins: Sevmek zorunda değilsin ama saygı duymak zorundasın. Bu kemeri iki kere kazandığım gerçeğine, her ringe çıkışımda %110'luk bir performans gösterdiğim gerçeğine, bu şirket için döktüğüm terin ****** Gölü'nü doldurabileceği gerçeğine saygı duymak zorundasın. Tıpkı benim de sana ECW'nın arkasındaki beyin olduğun için saygı duymam gibi, güreş tarihinin en iyi menajerlerinden biri olduğuna saygı duymam gibi. Kapiş?

Paul Heyman: (Şaşkınlıkla Rollins'e bakıyor. Ardından zar zor konuşur gibi cevap veriyor) Bende öyle düşünüyordum. Evet, reji hazır cevaplı sorulara geçmemiz gerektiğini söylüyor.

Seth Freaking Rollins: Hadi bakalım.

Paul Heyman: Kemeri garanti kaybedeceksin. Fakat kime kaybedeceğin senin elinde. Kimi seçerdin?

Seth Freaking Rollins: Vacant. (güler)

Paul Heyman: PWE'de ki en değersiz kemer?

Seth Freaking Rollins: Benim tutmadığım kemerler.

Paul Heyman: Road The Future'dan yanına bir çaylak alacak olsaydın kimi alırdın?

Seth Freaking Rollins: Roman Reigns. Ona hem çaylak olduğunu, hem de benden daha iyi olmadığını hatırlatmak için.

Paul Heyman: PWE'de kendinden başka kimi beğeniyorsun?

Seth Freaking Rollins: Dean Ambrose ve Christian.

Paul Heyman: PWE'de en nefret ettiğin isim?

Seth Freaking Rollins: Dwayne.....dur bir saniye onu kovmuştuk. Şimdilik Drew.

Paul Heyman: Peki en saygı duyduğun isim kim?

Seth Freaking Rollins: Jimmy Jacobs.

Paul Heyman: Güreşçi bazında sormuştum.

Seth Freaking Rollins: Dean Ambrose ve Christian. Onları kabul etmiyorsan....

Paul Heyman:Evet başka bir isim duymak programım açısından daha iyi olacak gibi.

Seth Freaking Rollins: O zaman Edge.

Paul Heyman:Nedense bana sallama bir cevap gibi geldi. Ama istediğim tarzda bir cevabı nasıl alacağımı gayet iyi biliyorum.

Seth Freaking Rollins: Brock Lesnar mı dememi bekliyordun hayırdır?

Paul Heyman: Ben burada Brock Lesnar'ın avukatı olarak değil podcastin sunucusu olarak bulunuyorum Seth ve Brock Lesnar'ı her seferinde sen konumuza dahil ediyorsun. Ama benim hatam. Rakip olarak ringe çıktığın isimler arasında en çok kime saygı duyuyorsun diye sormalıydım.

Seth Freaking Rollins: Aklımda çok isim yok ama düşündüklerimden en saygı duyulası isim Raven. Gerçekten bir deha. Benim kadar olmasa da.

Paul Heyman: Son olarak Sheamus'a bir mesajın var mı?

Seth Freaking Rollins: Sheamus, aramızdaki seviye farkına rağmen hala benim peşimden koşturmak istemenin tek bir açıklaması var. Götün kısmeti açılırsa yarrak Bağdat'tan gelirmiş. Söyleyeceklerim bu kadar.

Paul Heyman: (güler) İşte bu feudun en sevdiğim özelliği bu. Rollins, şunu söylemeliyim ki hayatımda gerçekleştirdiğim en zorlu sohbetlerden birisiydi. Bunu program boyunca tükettiğim peçetelerden de anlamışsındır zaten. Yine de sana podcastime konuk olduğun için teşekkür ediyorum.

Seth Freaking Rollins: Önemli değil Heyman, yardım edebildiğime sevindim.

Paul Heyman: Bayanlar ve baylar bir podcastin daha sonuna gelmiş bulunmaktayız. Podcastin para vermeden izleyebileceğiniz tek kısmı bu. Eğer PWE Şampiyonu Seth Rollins ile gerçekleşen bu podcasti full olarak izlemek istiyorsanız yapmanız gereken tek şey PWE.Network almak. Haydi, PWE.Com'a girin ve sizde bir PWE.Network hesabı satın alın. Fiyatı mı? Yalnızca 14.99 $. Bence Paul Heyman Podcast için değer. Bir sonraki podcastimizde görüşmek üzere...