Michael Cole: Bayanlar ve baylar, öncelikle hepiniz Rise yayınına hoş geldiniz. Bugün teknik arızalardan dolayı şovu PWE Headquarters binasında çekmek zorunda kaldık. Bugün ringde güreş müsabakaları izletemeyeceğimiz için tüm hayranlarımızdan özür diliyoruz. Ama bu demek değil ki Worldwide öncesi son şov bomboş bir şekilde geçecek. Bakalım az önce neler yaşanmış:
Drew McIntyre, yanında Wade Barrett ile bir koşuşturma içindedir. Sonunda aradıkları kişiye rastlarlar.
Drew McIntyre: Seni arıyorduk her yerde, her neyse. Konuyu biliyorsun Ji-
Jimmy Jacobs: Bay Jacobs diyeceksin.
Drew McIntyre: Ünvanın sikimde bile değil, geçen Showdown yaşananları gördün. Seth Rollins beni kendi gücüyle mağlup etmedi bu da demek ki hala onun kemeri üstünde hakkım var.
Jimmy Jacobs: İlk olarak biraz saygılı olmayı öğren, yoksa ben sana öğretirim. İkinci olarak, Showdown'daki maça kaybetmene neden olan hemen yakınında duran arkadaşındı.
Wade Barrett: Ne yani, bizi birbirimize mi düşürmeye çalışıyorsun şimdi?
Jimmy Jacobs: Nasıl anlamak istiyorsan öyle anla. Son bir şans verebilirim, her ne kadar şu Rise'ı düzgün bir güreş arenasında çekemiyor olsak da iyi günümdeyim. Ama sana Worldwide'da PWE şampiyonu Seth Rollins ile bir maç veremem. PWE kemeri için son bir maç istiyorsan, Worldwide'da başka bir maça çıkacaksın. Hemen yanında duran ve sana rövanşına mal olan adama karşı.
Drew McIntyre: Gerçekten de bizi birbirimize düşürmeye çalışıyorsun. Ama Jimmy, her zaman senden zekileri vardır.
Jimmy Jacobs: Tabi ben sizin aklınızdan geçeni anlamadım. İkinizi aynı ringe koyup da düzgün bir maç beklemek Rus Ruleti oynamak gibi olurdu. O yüzden siz ikinize bir bekçi, aynı zamanda maçınıza da üçüncü bir katılımcı atıyorum.
Drew McIntyre: Kimmiş o?
Bray Wyatt: RUN!
Kameralar tekrar Michael Cole'a çevriliyor.
Michael Cole: Şimdiki konuğum, Intercontinental Champion Randy Orton.
Michael Cole: Randy, çoğu kişiye göre PWE'deki şimdiye kadar en zorlu sınavına çıkacaksın. Bu Pazar, o kemeri PWE'nin Triple Crown yapan tek ismi olan Dean Ambrose'a karşı koruyacaksın.
Randy Orton: Bu Triple Crown işi gerçekten sinirimi bozuyor. Dean Ambrose, fırsat üzerine fırsat aldı. Ben mi? Ben ise görünmez gibiydim. Eğer Dean Ambrose'a verilen fırsatlar bana da verilseydi bu şirketi orospum yapardım.
Michael Cole: Bunlar biraz ağır sözler, ama yine de sıradaki sorumuza geçebiliriz. Planın ne?
Randy Orton: Ekstradan bir planım yok. O ringe çıkacağım ve her zaman yaptığım şeyi yapacağım. O da kıç tekmelemek olacak. Deli oğlan kendini iyi hazırlasa iyi olur, plana ihtiyacı olacak kişi o olacak çünkü. Ama kendisine hiç bir faydası olmayacak, çünkü maçın sonunda tek bir şey onu bekliyor olacak. R-K-O! R-K-O! R-K-O!
Michael Cole: Pekala. Sanırım izleyicilerimiz de, Dean Ambrose da mesajı almıştır. Teşekkürler Randy.
Randy kalkıp gidiyor. Biz de reklamlara.
Sheamus: Sana söylüyorum fella. Seninle aynı havayı solumak bile iğrenç.
Seth Rollins: Bir de bunu bana sor, nefesin bira kokuyor seni ayyaş herif.
Sheamus: En azından seninki gibi döl kokmuyor.
Seth bu lafın üzerine sinirlenip yerinden kalkıyor, sonrasında Sheamus'un üzerine gidiyor ama Michael Cole tutuyor onu.
Michael Cole: Sakin olun beyler, insancıl tutmaya çalışalım şu tartışmayı.
Seth Rollins: İnsancıl bir tartışma istiyorsan şu İrlandalı mongolu hiç tutma o zaman burada.
Sheamus: Ne kadar sert çocukmuşsun sen öyle sen? Hadi, gel üzerime.
Michael Cole: Birbirimizi provoke etmemeye özen gösterelim lütfen.
Seth Rollins: Neye özen göstereceğim biliyor musun Sheamus, bu Pazar sana atacağım dayağa.
Sheamus: Bunu denemeni görmek isterdim.
Seth Rollins: Senin bir güreşçi olmayı denemen gibi mi?
Sheamus: Sıktın artık.
Şimdi Sheamus kalkıyor yerinden ve Seth'in üzerine gidiyor. İkili face-to-face yapıyorlar.
Seth Rollins: Madem bu kadar sert İrlandalı kavgacı piçin tekisin, madem kendini bu kadar yükseklerde sanıyorsun. Ben de seni o yükseklikten indireyim. Bir T-L-C maçında!
Sheamus: Kabul ediyorum!
İkilinin gergin bakışları arasında arka alana dönüyoruz.
John Cena: Cody Rhodes, kendini beğenmiş genç bir süperstar. Onun babasına saygım sonsuz olsa da, keşke oğlu onun adımlarını takip etseymiş demekten kendimi alamıyorum. Cody, sen nereden geldiğini veya kim olduğunu bilmiyorsun evlat. Dusty, asla senin gibi biri olmadı. Dusty her zaman dürüst ve alçak gönüllüydü. Ama sana bakıyorum Cody ve egonun tavan yaptığını görüyorum. Seni bir maça davet ediyorum. Worldwide'da senin kafana biraz sağduyu sokmak ist-
Cody Rhodes: Sen kim oluyorsun ki John, babamın adını ağzına alıyorsun. Babam çok büyük bir efsaneydi. Ama ben Cody Rhodes'um. Dusty Rhodes Jr. değilim. Öyle olsaydı bile babamın mirası senin problemin olmazdı. Anlıyor musun beni?
John Cena: Gayet iyi anlıyorum. Madem kendine ait bir yol çizmek istiyorsun, Worldwide'da görüşürüz!
Cena giderken Cody arkasından sinirle bakıyor. Reklamlara gidiyoruz yeniden.
Karl Anderson: Worldwide'da takım kemerlerimizi koruyacağız. Şuna bak ki rakiplerimizden birisinin kim olduğunu bile bilmiyoruz? Christian bunu bir oyun sanıyor. Partnerini son dakikada ifşa ederek herkesi şok edeceğini, sonra da bu kemerleri bizden alabileceğini sanıyor. Ama biz oyun oynamıyoruz, hiç bir zaman oyun oynamadık. Biz kavga ettik.
Luke Gallows: Aynen öyle. Christian, yönetimin köpeği olabilir. İsterse takım partneri olarak kendine Kanada başbakanını bile getirebilir. Ama biz Bullet Club'uz. Herkesten daha iyiyiz. Bunu Worldwide'da o civcive kanıtlayacağız.
Karl Anderson: Aynen öyle. We are the Bullet Club, and everything we do is just, too, sweeeeeeeet!
İki isim birbirlerine ''too sweet'' işareti yaptıktan sonra ayrılıyor.
Michael Cole: Şimdi yanımızda, Wildcard şampiyonu The Miz var.
Michael Cole: Miz, bu Pazar karşına çıkacak rakip bu ringlerde daha önce görülmemiş bir isim. Eski UFC dövüşçüsü Conor McGregor. Neler hissediyorsun?
The Miz: Neler mi hissediyorum? Conor McGregor ilk geldiğinde şaşırmıştım. Bu UFC soytarısının PWE'de işi ne diye. Ama sonra Michael, o şaşkınlık özgüvene dönüştü. Conor'un ne için burada olduğunu anladım. Conor burada çünkü kendine prim yapmak istiyor. Ama ben ona izin vermeyeceğim. Onun bacağını alıp eline vereceğim.
Michael Cole: Conor dediğimiz gibi eski bir UFC dövüşçüsü. Ringlerde de güreşmekten çok dövüşeceğinden korkmuyor musun?
The Miz: Herifin boyu 1,75 falan anasını satayım. Bana tekme savurursa engellerim, yumruklarını bloklarım. Ben The Miz'im Michael, bu kemeri PWE tarihinde en uzun süre tutan adamım. Conor ise sadece bir yer cücesi. Bence az buçuk aklı olan herkes burada matematiği yapabilir. Conor'un bana karşı hiç bir şansı yok.
Michael Cole: Peki UF-
The Miz: Bir tutturmuşsun UFC de UFC. Brock Lesnar da eski UFC dövüşçüsü, gitti Dolph Ziggler'e yenildi zamanında. UFC sadece şov. Sert gözükmeye çalışan steroidli adamlar birbirlerinin karşısına çıkıp laf sokuyorlar, sonra şikeli maçlarda kime oynanmışsa o kazanıyor. Bunu anlamak bu kadar da zor değil.
Michael Cole: Tama-
Miz, Michael'ın sözünü tamamlamasına fırsat vermeden ayrılıyor.
Karanlık bir oda görünür. Ani bir şimşek çakar ve pencerenin kenarında, dumanların arasında saçı gözlerinin önüne dökülmüş bir silüet belirir. Dean Ambrose'dır ve parmaklarının arasında yanan bir sigara tutmaktadır. Sigarayı ağzına koyar, ve ellerini pencere pervazına yasladıktan sonra derin bir nefes alıp dumanını havaya üfler. Pencereden bakarken yağmurun altında birbirini kucaklayan iki çift görünce hızlı bir hareketle elini sağ taraftaki komidinin üstüne atar ve kavradığı bir cismi sertçe savurur. Savurduğu cisim tok bir sesle duvara yapışır. Ambrose cisme doğru ilerler. Cismin bir bıçak olduğunu görürüz, ve bıçak Randy Orton'un posterinin üstüne, tam kafasına saplanmıştır.Adam Cole: Kemerimi koruyacağımdan hiç bir şüpheniz olmasın. Benim adım Adam Cole baybay, bu gezegenin en karizmatik adamıyım. Karşımda kimse duramaz. Bunun da kanıtı tuttuğum bu kemer.
Edge: Pazar gününden sonra benim olacak kemer demek istedin herhalde.
AJ Styles: Mizah anlayışın gayet kuvvetliymiş Edge. İkiniz de güreş konusunda elime su dökebilecek isimler değilsiniz, o yüzden gerçeği kabul edin ve fenomen olanın yükselişini seyredin.
Edge: Aynen öyle AJ, mizah anlayışım çok iyidir. Bir şaka daha yapayım hadi: AJ Styles.
Adam Cole: Daha komik bir şaka ise: İkinizin benden bu kemeri alabilme ihtimali. Spesifik olarak birinize laf atmayacağım çünkü benim gözümde ikiniz de aynısınız. Ben ise şampiyonum, ikinizden kat kat üstünüm.
AJ Styles: Senin benden üstün olduğun tek konu sik yalama olabilir Adam. Alınmaca yok.
Adam Cole: Sen de güneyli Redneck ibnesinin tekisin. Alınmaca yok.
Edge: Bence siz ikiniz de çenenizi kapamalısınız. Alınabilirsiniz. Bu ringlerden uzak kaldığımdan beri geri dönmek için kıçımdan soğuk terler akıttım. Boyun ameliyatımı oldum ve günlerce acı çektim. Şu an hiç bir sorunum yok. Kaldığım yerden devam edeceğim. Senin hak etmediğin o kemeri alacağım Adam.
Adam Cole: Ne kadar da acıklı bir hikaye. Ama sana mutlu son yok Edge. Seni ve AJ'ı bu Pazar rezil edeceğim.
AJ Styles: Rezil etmekten bahsetmişken, senin seviyende rezil mi yoksa daha aşağısı mı? Laflarına dikkat et çünkü senden daha rezil bir seviyeye inmemiz pek mümkün gözükmüyor.
Adam Cole: Aşağıdan yukarıya inilmez.
Edge: Ana sınıfı mı burası? Ne biçim bir laf bu?
Adam Cole: Çok mu tecrübelisin ana sınıfı konusunda?
Edge: Senin gibi çocuklara baktığıma göre gayet tecrübeliyim.
AJ Styles: Sizin aksinize, ben karılar gibi didişmeyeceğim. Ben güreşeceğim, dövüşeceğim, kavga edeceğim ve o kemeri alacağım. Başka da söyleyecek bir sözüm yok.
Michael Cole: Beyler, bize ayrılan sürenin sonuna geldik. O yüzden bu kadar yeterli.
Adam'ın, Edge'in ve AJ'ın ekranları kapatılıyor.
Michael Cole: Bayanlar ve baylar, Rise'ın sonuna geldik. Bu Pazar, Worldwide'da hepinizle görüşmek üzere.
Şov bitiyor.