Story Time With Dean Ambrose

''Hiç bir şeyden haberi olmayan küçük dostum, benim bu görüntülerimi izlediğine göre merak ettiğin bir şeyler var. Dünmüş gibi geliyor, değil mi? Omzumda PWE kemeri ile o ringe çıkıp bu dünyaya meydan okuduğum günler çok uzak gibi gözükmüyor. Ama o günler çok uzakta kaldı. Yakın olan günlerden bahsedecek olursam, o ringin ortasında yine omzumda PWE kemeri olacak. Ve bu sefer ben dünyaya meydan okumayacağım, dünya bana meydan okuyacak. Benim dünyaya ispatlamam gereken bir şey kalmadı dostlar, doğumumdan beri verdiğim mücadeleyi anlayamazsınız. Bilir misiniz, okulda en parlak çocuk değildim. Evet, hiç sürpriz olmadı bu. Yanımda oturan başka bir çocuk vardı. İyi notlar alırdı, futbol takımının en iyi tutucusuydu, her ay başka bir kızı alıp sabahlara kadar mala vururdu. Ben mi? Sigara yakalatan sorunlu genç. Korkulan genç. Sikik bir bad boy. Bir de okul müdürümüz vardı. Bana 'arkadaşın doğuştan şanslı, ama sen doğduğun için şanslısın.' derdi. Biraz o adamdan bahsedelim. Milli piyangoyu kazandıktan sonra kendisine rüya gibi bir hayat kuran adam. Bir okul açtı ve kendini müdür yaptı. Onu sadece bir para çuvalı olarak gören silikonlu esmer bir sarışınla evlendi. Tabii ki bir gün bu bimbo'nun arkadaşları saygıdeğer müdürümüzün çayına buldukları her ilacı atıyor, tepesine biniyor ve bir kontrat imzalatıyor. Adam her şeyini kaybediyor. Para suyunu çekiyor. Karısı onu terk ediyor. Adamın elinde sadece kalan iki şey oluyor: Okulu ve kızı. Adam yeniden para kazanmak için ne yapıyor dersiniz? Okulu uygun birine güzel bir ücrete mi satıyor? Hayır, hayır. O adam otoritenin ona verdiği güce o kadar bağımlı kalıyor ki kendini bir birey olarak görmeyi unutuyor, sadece bir pozisyon olarak kalıyor: Bir müdür. Ve o müdür yeniden para kazanmak için kızını para karşılığında satmaya başlıyor. Bir gün hormonları tavan yapmış genç Dean Ambrose o şişko piçin evine gidiyor, kızını bir güzel beceriyor. Sonra da parayı vermeden kaçıyor. Ertesi gün polisler peşimi kovalamaya başlıyor. Ayağım takılıyor, düşüyorum ve tutuklanıyorum. Kızın verdiği ifade beni kurtarıyor. Hayatındaki en iyi seks olduğunu söylüyor. Müdür hala memnun olmasa da yapabileceği bir şey kalmıyor. O gün Dean Ambrose çok önemli bir ders öğreniyor: Eğer iyi bir sike sahipsen, istediğin her şeye sokabilirsin. PWE'de her gün, metaforlu sikimi her yere sokup çıkardım. Ve insanlar da buna bayıldı. İnanın bana, buna devam edeceğim. Ama küçük 'sırrım' açığa çıktığına göre, ne kadar zevk alırsınız bilmiyorum. Goldberg mesela almayacak. Goldberg benim gördüğüm şeylerin yarısını bile görmedi. Biraz gezintiye çıkalım, ne dersiniz, ha?''

''Cincinnati, Dean Ambrose'un doğup büyüdüğü şehir olarak defalarca duyduğunuz şehir. Bu şehirde insanı kendine çeken bir şey var, adeta bir mıknatıs. Benim gibileri buraya çekiyor. Buraya bayılmıyorum, beni yanlış anlamayın, ve eminim burası da bana bayılmıyor. Ama her seferinde kendimi burada buluyorum. Belki de bu bilinçaltıma gelen bir çağrı yüzündendir. Bana diyor ki: 'Sana her şeyi ben öğrettim Dean, o kadar kolay kaçamazsın.' Evet, hayatı burada öğrendim ben. Şu yanımda duran tellerin üzerinden defalarca atladım. Evinin önüne taş attığım yaşlı adam polis çağırmaya karar verince kendimi bu ara sokakta bulurdum, evsizlerin polislerden daha az tehlikeli olduğu bir ara sokak. Her sokağın, her caddenin, her mahallenin kendine özgü hikayesi var. Kaç sene önce indy şirketlerinde güreşirken doğduğum mahalleyi anlatan bir video çekmiştim. Orada hepiniz annem olacak kadının masamıza parayı nasıl koyduğunu öğrendiniz. Bir gün o 'kutsal' mekanda çalışan meslektaşlarından biri gözünü küçük bir çocuğa dikiyor. 12-13 yaşlarında biri. Hayatını 40-50 yaşları arasındaki erkeklere göt siktirmekle harcayan bir kadın, genç erkek görünce ne mi yapıyor? O çocuğu annesinin odasına kitliyor ve 20 dakika boyunca ata biner gibi biniyor. Mesleğinin işinin oğluna dokunduğu bu olay Bayan Ambrose'un 'kutsal' kariyerinin sonu oluyor. O gün Dean Ambrose çok önemli bir ders öğreniyor: It's all fun and games until your co-worker takes your son inside her. Yani demek ki: Herkes istediği boku yer, ta ki işin ucu onlara dokunana kadar, sert bir şekilde ve özellikle önemsediğiniz insanları içeriyorsa. PWE, kendisini neyin beklediğinin farkında değil. Herkes merdivene tırmanıp zirveye çıkma niyetinde. Ben zaten zirvedeyim. Ve benimle adını bile aynı yere getirmek isteyen zavallılar varsa, umarım bu iş istemeyeceğiniz boyutlara ulaşmaz beyler, beni bilirsiniz, o boyutlara taşmaya gayet meyilliyim. Bunun olmaması için ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz, ama yine de deneyeceksiniz.''

''Sen buraya bakınca normal bir şehir görüyorsun. Ben ise lanet olası bir bootcamp görüyorum. Her köşesi farklı pislikler içeriyor. Sin City çizgi romanından fırlamış gibi. Sokakta kendisinden 25 yaş küçük bir çocukla kavga eden iş adamlarından rüşvet alan polislerin hepsine adımı sorun. Şu gün bile hala bana mesaj atıp ikinci bir seks için yalvaran müdürün kızına adımı sorun. Kapüşonumu kafama kadar çekip gizlenmeye çalıştığım hobolara ve junkielerin hepsine teker teker Dean Ambrose'un kim olduğunu sorun. Onunla işim bittikten sonra da Goldberg'e bu soruyu sorun. Herkesin benim hakkımda bir fikri var. Olumlu veya olumsuz. Akıllarından Dean Ambrose çıkmıyor. Hepsi benim yerimde olmak istiyor, beni indimek istiyor. Ama Cincinnati nasıl benim sikik şehrimse, PWE ise benim çöplüğüm. Hiç kimse bana ait olan şeyleri benden alamaz. Hiç-kim-se. Ay sonunda tarih yeniden yazılacak. Ama kimse şaşırdığını söyleyemeyecek. İnsanlar benim kim olduğumu biliyor. Goldberg'in içinden geçeceğimi de biliyorlar. PWE'deki yerimi elde etmek için ne kadar kan döktüğümü, ne kadar tırmaladığımı, ne kadar düşüp, ne kadar kalktığımı hepiniz biliyorsunuz. Ne kadar ileri gittiğimi detaylarla anlatabilirsiniz. O zaman kendinize şu soruyu sorun:''

''Eğer bulunduğum noktaya gelmek için bu kadar ileri gittiysem, bu noktada kalmak için ne kadar ileri giderim?''

''Ve cevabı bulduğunuzda Goldberg'e söyleyin, çıkmaz sokağa girmek için hazırlansın. Ve o kadar ders çıkaran Dean Ambrose'un ona en önemli dersi verme zamanı geldiğinde hiç bir yere kaçmasın.''